17 Şubat 2011 Perşembe

Lezzet Dudakları IV - Burger King

Sabah kahvaltısında 1 fincan soğuk çay, öğle yemeğinde de bir paket Camel içtiğimden dolayı; akşama doğru nerede ne yesem diye düşünürken ağzımın kenarından salyalar aktığını farkettim. Dükkandan çıkmadan önce cüzdanı elime alıp kredi kartlarımı kontrol ettim; Advantage Card çok lezzetli görünüyordu. Yandaki kasabın önünde konuşlanmış uyuz itin kemirdiği kemiğe doğru bir - iki adım attım; hırladı, korktum. Yemek yemek için Etiyopyalı bir atlet gibi çarşıya koşarken yanımdan geçen kısa boylu esmer kızı ise kelimenin temel, yan, mecaz farketmeksizin tüm anlamlarıyla yemek geldi içimden. O kadar hızlı koşuyordum ki, durana kadar kız görüş alanımdan çıktı.

Burger King'den içeri girdiğimde havadaki kokunun bana yaptığı etki, 15 aylık askerliğini henüz bitirmiş bir Türk gencinin votka - red bulluna atılmış viagra etkisinden farksızdı. Hışımla kasaya doğru koşup daha çocuk sormadan "Steakhouse menü, yanında bir de duble Whopper" diye haykırdım. Şaşkın bakışlarını bana doğrultan elemanın elindeki pos cihazı çok lezzetli görünüyordu. Önüme iki tepsi koyunca gururu bir kenara bırakıp "İkisini de ben yicam, tek tepsi yeter" dedim. "Abi ben de senin gibi yiyorum ben de hala böyleyim" diyerek zayıf, vitaminsiz bedenini gösterdi ama ben "Abini s.ktirtme de söyle şu siparişi" demek istiyordum o anda. Şunu anladım ki; ne kadar aç olursanız olun, sizi daha fazla kudurtmadan hazırlanmış oluyor siparişiniz. Bak, bu bir artı Burger King için.

Turgay'la birlikte oturduk bir masaya. Sadece milkshake içişine anlam veremedim benliğimi saran açlığımın etkisiyle. İçten içe çok feci sövüyordum "Kesin patatesime sulancak aq" korkusuyla. Aç bir köpek veya yarı tok bir Vedat Milormuşçasına duble Whopper'a yumuldum. Ölümüne açken taş yesem kebap tadı vereceği için bu konuda objektif bir fikir sunamayacağım. Yine de şunu belirteyim; eğer açlığımı daha yarısını bile yemeden geçirebiliyorsa, duble Whopper bir insan yiyeceği değildir.

Soslarla hiç ilgilenmedim bugün ama elbette ki ranch sos can, barbekü sos canandır. Hardal sevmeyenler için buffalo sos ızdıraptır. Sarımsaklı mayonez ise çok ağır. Neyse efendim, Steakhouse'a geçmeden önce zaten ölümüne doymuştum. Patateslerim bile duruyordu; birkaç saniye önce Turgay otlanacak diye aklım çıkmasına rağmen "Ulan birazını yese de ziyan olmasa bari patatesler" diyordum şimdi. Steakhouse'dan aldığım ilk ısırıktan sonrası tam bir işkenceydi. Şunu bilmeniz gerek; Burger King bir arsızlık mekanı değil. İnsan tok iken de bir şeyler yiyebilir ama bunun lezzeti için yenen bir şey olması lazım. Burada öyle yiyecekler yok. Hatta şöyle anlatayım; ben nefes almak için yemeğe ara verdiğim anda içeri giren yaklaşık 100 kiloluk kadının ağzını burnunu kırmak, kendisine zarar vermek istedim. "Yuh aq, daha nerene yiycen? Hem de burada? Ayı!" diye bağırasım geldi. Arkadaş; 2 günde bir bir öğün burada yesem, 1 ayda Akrep Nalan olur şu sırım gibi bünye.

Sonuç olarak; Allah insanları böyle mekanlardan korusun. Şunu unutmayın; bir şey ne kadar güzel kokuyorsa, ne kadar lezzetli görünüyorsa, o kadar zararlıdır. Yedikten sonraki 2 saat içerisinde 1 çay, 1 kahve, 1 de maden suyu içmeme rağmen midemdeki tsunami tüm hızıyla sürüyor. Bu yazıyı yazarken de yaklaşık 45 dakikalık bir tuvalet molası vermek zorunda kaldım. Eğer çok acıktıysanız ve bir öğünde de sağlıksız bir şeyler yemeyi tolere edebilecek bir yeme düzenine sahipseniz buyrun, bir tendercrisp yiyin. Yoksa önünden bile geçmeyin böyle yerlerin; duba gibi yapar insanı yeminle bak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder